-Hiç kimseye benzemiyorsun diyordu farklısın!.
Bilmem farklı mıyım dedim, insanın farkı düşüncesinden, yüreğinden geçer bilmez misin demiştim,anlamaya çalışan şaşkın bakışlı gözlerinden, soruların geleceğini tahmin etmem hiç zor değildi.
-Neden görüşmek istedin benimle? Öğüt verecek bir dosta ihtiyacım yok konuyu açmadan kapatmak ikimiz içinde iyi olur ,konuşmak istemiyorum demiştim.
Seni severim bilirsin, ama bunun sana karşı çıkmayacağım anlamına gelmeyeceğini bildiğini biliyorum, kızgın olduğum anlarda neler yapacağımı da bilirsin.
Şimdi beni rahat bırak ,duymadın mı, rahat bırak bu hayat benim, istediğim gibi kullanma hakkına sahibim sonuçta sonunu bilen biri için konuşacak hiç bir şey yoktur.
Neden bunu yaptığımı sordun ,neden bu kadar kendimi hiç düşünmediğimi,mutlu olmaya hakkın var diyordun.
Mutluluk mu?
Mutlu olmak nedir?. Sorarım sana, birini bulup hayatını onunla birleştirmektir söylevine başlama sakın...
Bak bana, iyi bak neler yaşadığımı bilen biri olarak bak, sence bu olabilir mi? Benim mutlu olmamı çok mu istiyorsun, dinle o zaman şu sana vereceğim zarfı ve anahtarı al ve bana söz ver, günü geldiğinde açacaksın okuduğunda yapacakların benim mutluluğum olacaktır.
Sus,dedin. bunu ne duymak nede o zarfı almak isterim senden, çok istiyorsan yapılması gerekeni kendin yap bana verme.
Verdim bile itiraz duymak istemiyorum ,şimdi çıkalım mı kahve içeriz seni bir yere götüreceğim ,asma yüzünü! görünce sende seveceksin...
Dışarıda yağmur yağıyordu, serindi,işte bu dedim en sevdiğim hava ,en sevdiğim mevsim.
İnatçısın dedin, hiç değişmeyeceksin hem göstermek istediğin ne merak ettim.
Siz kadınlar hep merak edersiniz , birazda anlamaya çalışsanız her şey çözülecek 20 dakikalık bir yola sabrın varsa, görme ihtimalin yüzde yüzdür.
20 dk sessizlik içinde süren yolda ne o bana ,tek bir soru ,ne de ben tek bir söz etmeden dediğim yere gelmiştik bile.
İşte burası dedim, iyi bak. Benimle buraya ilk gelişin, lakin son gelişin bir başkasıyla olacak.
Şu uzakta gördüğün ağaca iyi bak o ağaç beni en iyi anlayan ve dinleyendir, ne zaman kendimle yalnız kalmak istesem buraya çok gelirim,saati hiç fark etmez.
-Hiç mi?
-Evet hiç
Neden gelirim düşündün mü?. Söyle hadi çekinme, tutma içinde, tamam öfkelenmem ,kızmam, tepkime yapmam. Şu an ne sormak istiyorsan, sorma hakkına sahipsin buradan ayrılana kadar. Sonra tek bir soru duymak istemiyorum senden.
Bana sorduğu tek şey ''O'' mu oldu, onun için mi? hani şu bana bahsettiğin?
Evet, bildin,burayı seviyorum ne çok derdimi çekti burası, ne çok öfkemi bazen gelirim saatlerce dururum, gel bak işte tam burası şu yaprakları görüyor musun?
Bazen bu yapraklar dile gelse diyorum ,ne çok şey anlatırdı, yağmur yağdığında bir başka güzeldir burası, yaprağa sızan yağmurun keskin bir kokusu vardır.
Neyse sözü uzatmayacağım o sana verdiğim zarf ve o anahtar her şeyi açıklığa
Kavuşturacak olanlar, yapılması gerekenler ve son söz.
Günü geldiğinde o zarf ve anahtarla oraya gitmelisin her şeyi bilen tek kişi sensin.
Şimdi bakıyorum da, bu sözleri yazdığım günden bu yana geçen her gün, arkada kalan uzun bir yol katetmişim, attığım her adım beni hiç bilmediğim yüzlere ve duyguların arasına ,sanki yeni bir yere adım atmış gibi taşımış ,yaşantımın neyin,ne zaman beni karşılayacağını bilmeyişim, bildiğim tek şey.
Beklediğini bilmek kadar, bilir beklenen beklenip istendiğini.Ve bilir bir yerde bir gün
susamış,susuz doyana kadar ayrılmadan,soluk soluğadır karşılaşacağını.
Biliyorum ki o vakit, gün ve gece birlikte söyleyecek bütün sözlerini ve biliyorum ki hiç susmayacak kuşların sesi ,bütün sözcükler şiir olacak dudakların arasından dökülen ,sevdiğinden sevenine ve tanrı bir kez daha kadın ve erkegin güzelliğine ağlıyacak işte bu AŞK diye.
Puzzle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder